Birine hızlıca bir hayalet çizmesini isteseniz muhtemelen beyaz bir çarşaf giymiş, üst kısmı yuvarlak olan bir hayalet çizecektir. Peki, bu tasvir nereden geliyor?
Aslında bu tasvirin kökeni, 19. yüzyıla kadar uzanıyor.
Hayaletlerin beyaz çarşaf giymiş olarak tasvir edilmesinin kökeni, 19. yüzyılda ölülerin tabut yerine kefenlerle gömülmesine dayanıyor.
O dönemlerde fakir aileler, ölen kişiyi ölüm yatağından alınan çarşafa sararak gömerlerdi. Bu çarşaf, her iki uçtan düğümlenerek güvence altına alınırdı.
1300’lerde, hayaletler genellikle kefenlerine sarılmış iskeletler olarak tasvir edilirdi. 1400’lere gelindiğinde doğaüstü fenomenleri bildiren insanlar, hayaletlerin neredeyse her zaman ölüm kefenleri içinde olduğunu belirtiyordu.
Bu tasvir o kadar yaygın hâle gelmişti ki, İngiltere’deki hırsızlar bile beyaz çarşaflar giyerek hayalet gibi davranıp kurbanlarını korkutmaya başlamışlardı.
1804’te Thomas Millwood adında bir duvarcı, beyaz iş üniforması nedeniyle hayalet sanılarak vuruldu.
Millwood’un beyaz önlüğü, yerel sakinler tarafından rapor edilen hayaletlerle karıştırılmıştı. Olay, beyaz çarşaf giymiş hayalet tasvirinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu.
Peki tasvir ne oldu da yaygınlaştı? 1937’de Disney, “The Lonesome Ghosts” adlı çizgi filmi yayınladı. Mickey Mouse, Donald Duck ve Goofy’nin hayaletleri kovaladığı çizgi filmde, hayaletler gevşek giysiler içinde tasvir ediliyordu.
1939’da ise “Casper the Friendly Ghost” ortaya çıktı ve hayaletlerin eğlenceli figürler hâline gelmesinin ilk büyük göstergesiydi.
1969’da Scooby Doo ve arkadaşları; hayaletlerin, insan dolandırıcılar olduğunu ortaya çıkardı. Çizgi film, beyaz çarşaflı hayaletlerin modasının geçtiğini ve aldatmaca olarak görülmeye başladığını gösteriyordu.
Nitekim, bir daha bu tarz çizgi filmler görmemeye başladık değil mi?