Adnan Oktar hakim karşısında: ‘İngiliz derin devletinin oyunu’
Silahlı suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla 2018’de tutuklanan Adnan Oktar‘ın, örgüt üyelerini diri tutmak ve deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmak amacıyla avukatlar üzerinden oluşturduğu “güncel yapılanma” faaliyetlerine ilişkin aralarında avukatların da olduğu 20 sanıklı davası bugün İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Tutuklu sanık Adnan Oktar ile diğer tutuklu sanıklardan bazıları duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Tutuksuz sanıklardan bazıları da avukatlarıyla birlikte mahkemede hazır bulundu.
GÖREVSİZLİK TALEBİNE MAHKEMEDEN RET
Tüm sanıkların avukatları, dosyanın asliye ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini söyleyerek, mahkemenin görevsizlik kararı vererek dosyayı asliye ceza mahkemesine göndermesini talep etti. Mahkeme, isnat edilen suçlar nedeniyle dosyaya bakmakta görevli olması nedeniyle bu talebi reddetti.
“BİZİM MAHKEMEMİZ DİĞER MAHKEMELER DAHA ÖNEMLİ”
Savunması alınan Adnan Oktar, duruşma salonunun yeteri kadar büyük olmaması nedeniyle şikayet etti. Oktar’ın avukatı ise daha büyük salon için talepte bulunduklarını ancak tekrar talep edeceklerini söyledi. Oktar ise, “Hayati bir konu olduğu için. Diğer mahkemelerden daha önemli bizim mahkememiz, o yüzden rica ediyoruz. Salon olmama konusunu bakanlığa da söyleyelim” dedi.
“ÖRGÜT FALAN YOK ERDOĞAN SOHBETE GELİYORDU”
Adnan Oktar, hakkındaki kısıtlama kararı nedeniyle kendisine gelen evraklara cezaevi yönetimi tarafından el konularak infaz hakimliğine gönderildiğini, bir ay gecikmeli şekilde eline ulaştığını ve savunmasını avukatlarına iletemediğini söyleyerek, “Allahtan boş bir mahkeme, boş bir dava da cevap vermek kolay” diye konuştu. Duruşmanın kapalı olmaması nedeniyle mahkemede gizli delillerini anlatamadığını da söyleyen Oktar, “İddianamede örgüt devam ediyor denilmiş. Örgüt falan yok. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yanımıza gelip sohbet ediyordu, bakanlar, emniyet ve mit mensupları geliyordu. Gizli bir şey yok, göz önündeydik. Burada İngiliz derin devletinin yaptığı bir eylem var. Darvinizm anlatılarımız yüzünden böyle oldu” dedi.
“MEHDİ GELDİ DEDİĞİ İÇİN ŞEHİT ETİLER”
Adnan Oktar, yaptığı tuhaf savunmada, Darvinizme karşı çalışmalar yaptığı için İngiliz derin devletinin Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP’li siyasetçilerle görültürklerini ve eserlerine el konulması ve tutuklanmasını istediklerini anlattı. Savunmasında İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin de İngilizler tarafından suikaste uğradığını iddia eden Oktar, “İran Cumhurbaşkanı Reisi şehit edildi. O dedi ki ‘Allah Mehdi’yi gönderdi. O canlı ve faaliyet halinde’. Bunu söylediğinde bunların aklı çıktı ve kumpas kurdular. İngiliz derin devletinde müthiş bir Mehdi alerjisi var. İslamın dünyaya hakim olmasını istemiyorlar. Cumhurbaşkanımız bu operasyon yapılınca benim aleyhimde tek kelime konuşmadı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da aleyhimde konuşmadı. Çünkü bana bir kumpas olduğunu biliyorlar” diye konuştu.
“BANA GÜÇLERİ YETMEDİ”
“Benim arkadaşlarım tertemiz, nur gibi insanlar” diyen Oktar, “Bana güçleri yetmedi, öldüremediler. Kendilerince oyun oynayacaklarını sanıyorlar. 8 bin, 10 bin yıl hapis cezalar verdiler. Sanıyorlar ki ben ‘mahvolduk’ diyeceğim. 100 bin yıl bile verseler İslam’a hizmete devam edeceğim. Ne beni öldürmeye güçleri yeter ne durdurmaya. Hodri meydan diyorum. Kız arkadaşlarımı, canım arkadaşlarımı dehşete soktular. Kız arkadaşlarımın hepsi bana aşık, ben de onlara aşığım” ifadelerini kulandı.
“Z KUŞAĞININ KABUL EDECEĞİ BİR DİN”
Küçük çocuklara istismarda bulunduğuna yönelik suçlamaları reddeden Oktar, bunun da kendisine kurulmuş bir kumpas olduğunu, kendisine ve arkadaşlarına alenen oyun oynandığını ve bunu da Allah’ın bir hikmeti olarak gördüklerini kaydetti. “Türk devletinde bana karşı müthiş bir muhabbet ve sevgi var” diyen Oktar, “Aslanlar gibi bir hayranlık var. Çünkü Allah’ı anlatıyorum. Bütün Z kuşağının kabul edeceği bir İslam anlayışı. Benim anlattığım İslam dininde bir genç kızla genç erkek ilişkiye girdiğinde taşlanmaz. Gelenekçi İslam anlayışında kadınları dövmek Allah’ın emri. Ama benim anlattığım dinde kadın değerli. Kadınlar istediği gibi giyiniyor, dekolte de helaldir. Gelenekçi anlayışta kadın makyaj yapamaz, yarım mahluk görülür, müzik haram, kadın kan çıkana kadar dövülür. Allah yolunda İslam’ı anlatmaya devam edeceğim” dedi.
Hakkındaki kısıtlama nedeniyle cezaevindeki huzurunun kaçtığını söyleyen Oktar, “İngiliz derin devletinin istediği, bize düşman hukuku uygulasınlar. Aslan gibi kız arkadaşlarımız 6 yıldır cezaevindeler. Hepsinin yüzünden nur akıyor. Savcı da diyor ki moral ve motivasyonu yükseliyor cezaevinde” dedi.
DURUŞMADA İSVEÇ’Lİ GÖZLEMCİ GERGİNLİĞİ
Mahkeme heyetinin üyesinin, İsveç Barosundan duruşmaya gözlemci olarak katılan bir avukatın, duruşma esnasında video çektiğini fark etmesi üzerine görevli görüntünün kaydedildiği telefonu aldı. İsveçli avukatın, çektiği videoyu yabancı bir numaraya gönderdiğini söyledi. O sırada sanıklardan birinin avukatı söz alarak, kuralları bilmediğini söyledi. Mahkeme başkanı ise duruşma başlamadan önce uyarıda bulunduklarını ifade etti.
Sanık avukatının, “Büyütmeye gerek yok” demesi üzerine çıkan tartışmada mahkeme başkanı, “Siz, biz avukat hakim olarak İsveç’te bir şey yapalım bakalım bize neler yapıyorlar. Türkiye kadar özgürlükçü bir ülke yok. Sanık o kadar İngiliz derin devleti anlattı, nerden bilelim bunların da İsveç derin devleti olmadıkları” diyerek tepki gösterdi.
“GİZLİM SAKLIM YOK DEVLETLE İÇ İÇEYİM”
Savunmasına devam eden Oktar, “Benim gizlim saklım yok. Cumhurbaşkanımızın belediye başkanı olmasına ben vesile oldum. Vazgeçmişti ikna ettim. Evime gelirdi çay, kahve içerdik. Sayın Erbakan’ın başbakan olmasında da yine bizim katkımız var. Devletle iç iç içeyim. Bütün dünyada tanınmış bir yazarım. Yeniden organize olmak teknik olarak mümkün değil. Her an izlenen biriyim zaten. Sadece arkadaşlarımın moralini bozmak için İngiliz derin devletinin oyunudur bu” diye konuştu.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Adnan Oktar’ın avukatlar aracılığıyla tutuksuz örgüt üyelerine talimatlar verdiği belirtildi. İddianamede, Oktar’ın avukatlarıyla olan görüşmelerinin hayatın olağan akışına aykırı sürede olduğu, bu yöntemin örgüt lider ve yöneticilerinin el yazılı talimatlarının cezaevinde bulunmayan örgüt üyelerine iletilmesi adına örtülü bir örgütsel iletişim stratejisiyle uygulandığı anlatıldı.
İSTENEN CEZALAR
İddianamede, sanıklar Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna’nın “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçundan 5 yıldan 12’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Bu kişilerin ayrıca, Türk Ceza Kanununun (TCK) ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği bütün suçlarından dolayı fail olarak cezalandırılması da talep edildi. Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna’nın bu kapsamda, “örgütün veya amacının propagandasını yapma” suçundan 10,5 yıldan 31,5’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, diğer 17 sanığın “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma”, “örgüte yardım” ve “örgütün veya amacının propagandasını yapma” gibi suçlardan farklı oranlarda hapisle cezalandırılması talebi de yer aldı.